BALIK

Beyler, sağa doğru uzayıp giden sıraya girin ve lütfen hepiniz birden üşüşmeyin. Her erkeğe yetecek sayıda Balık kadını bulunmayabilir, ama bu, sırayı töreyi unutmanız için bir sebep değil ki! Sıranızı beklemek ve şansınızın yaver gitmesini dilemekten başka çareniz yok.

Astrolojiyi bir yana bırakın, zaten Balık kadınının büyüleyici güzellikleri dilden dile dolaşır. Onun da olumsuz yanlan vardır kuşkusuz; ama ilk bakışta, O her erkeğin ilk okul sıralarından aşkıdır. Belki biraz da Playboy tavşanı olması buna tuz biber eker. Şunu da kabul etmek zorundayız ki, bu kadının modern ve özgürlükçü olması, o dökme demirden biblo gibi görünüşüyle birleşince Balık kızının değerini büsbütün yükseltir. Kadınca gizemden yoksun bunca kadın, âşıkların yolunu karartan bir bulut oluştururken; o uslu, güzel, çaresiz Neptünlü yaratık, çevresine üşüşen erkekleri kocaman sopalarla geri püskürtmek zorunda kalmaktadır.

Aslında Balık Burcu kadınının bu kadar çok rağbette olmasına şaşmamak gerek. Bir kere, Neptünlü kadın evli olsa da olmasa da, erkeğini gölgede bırakma gayretine düşmez. Herhangi bir şekilde erkeğine tahakküm etmek gibi en ufak bir gizli, nöroptik arzusu yoktur. Erkek gönlünce, oturacağı zaman O'nun iskemlesini çekebilir, mantosunu tutabilir, ıslıkla O'na taksi çağırabilir, sigarasını yakıp, içine sine sine kendisinin ne harikulade bir adam olduğunu anlatabilir. Balık kızının tüm istediği erkeğinin kendisini koruması, ilgi ve sevgi göstermesidir. Başını erkeğin geniş omuzlarına dayayarak, kocaman açılmış şaşkın gözlerle onun ne kadar da güçlü olduğunu ve şu korkulu dünyada ona ne kadar çok ihtiyaç duyduğunu söylemekten büyük bir mutluluk duyar. Dışarda masumları yiyip, mahvetmek için bekleşen o azgın kurtları düşünsenize bir kez.. Bütün bunlar bir kızın korkudan düşüp bayılması için yeter de artar bile! Bu kadar nazlı olmayanları bile (ki Balık kızların çoğu nazlıdır,) erkeğin bütün dertlerini tatlılıkla dinleyerek, ona, her bunalım ânında başvuracağı iyi bir dert ortağı olurlar.

Balık kadını eşinin, âşığının, erkek arkadaşının, erkek kardeşinin, babasının, kısacası her erkeğin bir eli arkasına bağlıyken bile tüm dünyanın üstesinden gelebileceğini düşünür. Buna öylesine içtenlikle inanır ki, şaşılacak kadar az bir gayretle erkekleri de aynı şeye inandırır. Ne de olsa erkek erkektir. Bahk kızının neden bu kadar gözde olduğuna hâlâ şaşıyor musunuz? Balık kızı gururlu erkeği için, trafik gürültüsünden ve makinelerin takırtısından uzak, sıcak, rahat ve sakın bir huzur cennetidir. O'nun havuzundaki ışıklar yumuşak ve loştur. Bunlar, neon ışıklarının ve borsadaki, hayatım nasıl kurtaracağını bir türlü anlayamadığı, o minicik aptalca sayıların yakıp mahvettiği yorgun gözleri dinlendirir. (Bununla birlikte, eğer o sayılar gerçekten yaşamını kurtaracaksa, Balık kızı da hemen kaleminin ucunu sivriltebilir.)

Balık kızı kışın yumuşacık tüylü angora eldivenler, ilkbaharda nefis kabarık etekler giyer. Yazlar O'nu minicik bikinisi içinde bulur. Sonbaharda futbol maçlarında yanınıza oturup ellerini ceplerinizde ısıtmağa çalışırken ve size skoru sorarken son derece güzel ve sevimlidir. Kısacası o her mevsimde sonsuz kadıncadır. En hafif deyimiyle halanlarının bal çanağına üşüştükleri gibi, erkekler de Balık kızının çekiciliğine kapılmaktan kendilerini asla kurtaramazlar.

Balık kızıyla kısacık bir konuşma, bir erkeğin ânında rahatlamasına yeter. Erkeğin hayalinde, buz gibi bir havada ışıldayan ye çatırdayan sıcacık bir ateş canlanır, ya da kendisini, sanki tatlı bir ilkbahar gününde, kimsenin rahatsız etmeyeceği bir hamakta sallanıyomuş gibi hisseder. Balık kızı erkeğini mesleğindeki hiçbir sorun yüzünden suçlamayacağım, ya da elinde olmadan yaptığı yanlışlar için kınamayacağını açıkça belli eder. Bunlar her zaman başkasının suçudur, kendi erkeğinin değil. Erkeğine hiçbir zaman daha çabuk yükselmesi için basta yapmaz. Erkeğinin kendi yanındaki yeri O'na yeter. Şimdi Balık banın tüm diğer burçlar içinde, neden en tehlikeli "öteki kadın" olduğunu açıklamama gerek kaldı mı? Aman Tanrım!. Ancak, gene de benden bir uyan: Bu kız evlendikten sonra, sizi kendinize getirmek için dirseğiyle biraz dürtebilir. Doğrusunu isterseniz, epeyce dürtebilir. Bir bakıma, O'nun büyüleyici güzellikleri karşısında böylesine kör olup kendinizden geçtiğiniz için, bunu haketmiş sayılırsınız. Hattâ birçok kez epeyce alaycı bile davranacaktır. Ama, her kadının bazı kusurları olur. Balık kızı kavgacı olmaktan çok daha büyük çoğunlukla nazik davranacaktır. O'nun çileden çıkıp şirretleşmesi için eşinin son derece zalim ya da tembel biri olması gerekir. Eh, o zaman, zalim ya da tembel bir kocanın bu davranışı hak etmediğini kim söyleyebilir? Benden beklemeyin. Ben, O'nun yanındayım.

Ayrıca, O'nun o hoş, kadınca havası tüm küçük kusurlarını örter ve çoğu zaman tipik Neptün kızı yumuşak, hülyalı ve dişidir. Balık aynı anda iki ayrı yöne yüzdüğünden, başka kadınları sinir küpüne çeviren çalışmalı durumlara güzellikle ve sükûnetle uyum gösterir. Kuşkusuz, arada sırada ters bir söz ve sinir bozucu bir gevezelik O'nun normalde sakin olan düşünce akımını birden kaynatıp köpürtebilir. Bazen küçüklüğünde kendisine haşin davranılan ve acı çeken hassas bir Neptün kızı, bu ezikliğin, burcunun sembolü olan iki balığı ayırmasına izin verir ~ işte asıl bu, çok acı olabilir. O zaman, yalnız, mutsuz bir Balık olur, sürekli öfkeyle yüzer ve kendisinden kaçmak için derinlere daldığı her yerde kendisiyle karşılaşır. Kendine duyduğu sonsuz sevgi ve sempatinin içe dönmesinin gerçek zehir olduğunu hiç farketmez. Uyuşturucular, içki ve sahte hayaller gerçeği görmesine engel olur ve nehirdeki kendisini mahvedebilecek olan kayadan göremez. Ama normal bir Neptün kızı düzgün bir hareketle, her iki sembolik balığı sıkı sıkı bir arada tutarak yavaşça önce biraz geriye, sonra biraz ileriye süzülür durur. Öyle ki, hangi yöne yöneldiğini kesin olarak hiçbir zaman anlayamazsınız. Balık Burcunun, bütün nehirlerin içine aktığı derin, gizemli bir deniz olduğu söylenir. Eğer O'nun şaşırtıcı sırlarının bazılarını bilirseniz, o zaman O'nu yakalama şansınız biraz daha artar. O neden yüzer?

Herşeyden önce O, anlaşılması güç biridir. Nicky Hilton'a, Michael Wildıng'e, Eddie Fisher'a ve Richârd Burton'a sorun. Bunların herbiri bir Balık'la evlendi. Hem de aynı Balık'la. O, yalnız anlaşılmaz değil, zümrüt küpeleriyle sizi çekip kendine bağlama sanatını denerken, bazen aldancıdır da.

Şimdi; rengârenk keten önlükler giyen, utangaç utangaç gülümseyen ve kendisini yuvasına adamış bir eş, bir ev hanımı ve müşfik bir anne sembolü olan Neptünlü bir hanımefendiyi artık bir bakışta tanıyabilirsiniz. O'nun hiç de anlaşılmaz ve aldatıcı bir yanı olmadığını düşünüyorsunuz. Açık sözlülüğümü hoşgörün, ama yanılıyorsunuz. Örneğin, şu diğerlerine benzemediğini sandığınız Balık hanımefendiyi ele alalım; O'nu ben de tanıyorum, ya da tıpatıp O'na benzeyen birini... Bronx'da oturan bir dul, adı da Pauline. O da renkli önlük giyer ve çekingen çekingen gülümser -- hepsi tamam. Böylesine bir taşralı kadın tipi nasıl anlaşılmaz, ya da yanıltıcı olabilir, değil mi? Söyleyeceğim. Herşeyden önce, herkesi önlüğünün bağlarıyla kendisine bağlar (bunun henüz zümrüt küpeleri yok, gelecek yıl belki olur). Bu kısa boylu kadın, bir sevgili evlâdının kaybına, büyük bir gönül kırıklığına, sıkıntıya, trajediye, korkuya, fakirliğe, hattâ ani gelen ve çok kısa süren bir zenginliğin şaşkınlığına katlanıp, gene de ayakta kalmayı başarmıştır. Küçük oğlanların dizlerindeki yara berelerle, kırık çıkıklarla, kaybolan lâstik ayakkabılarla; Pazar günleri şapşal bir kocanın tertemiz mutfağında döke saça pişirmeğe çalıştığı yemeklerle ve kocasının Birleşmiş Milletler Binasının dışında asla rastlayamayacağınız tipten, hepsi aynı anda sekiz dilden konuşan o kalabalık akraba karmaşasıyla haşır neşir olup, hepsiyle başa çıkabilmiştir. Kaderin bütün bu cilvelerine Rocky Graziano gibi göğüs germiştir. Bu mu nazlı? Bu mu çıt kırıldım? Gelin görün ki, şu anda bile iki oğlu da O'nu çekici, çocuksu, çaresiz, heyecanla titreyen, korunmaya muhtaç ve sokak kapısının kilidinin bile nasıl çalıştığını pek anlamayan tatlı küçük yaratık olarak görürler, işte, Balık kızının anlaşılmazlığı, yanıltıcılığı, şaşırtıcılığı burada..

Balık kızının çok tatlı biçimde anlaşılmaz ve hülyalı bir hali vardır. Ekonomiden hiç anlamaz; ama, ünlü bir moda dergisinden çıkmış gibi şık giyinir, boy boy torunları için sık sık güzel yemekler hazırlar, kirayı günü gününe öder, bayramlarda ve doğum günlerinde yakınlarına ve dostlarına çok zevkli hediyeler gönderir - ve bütün bunları Jack Benny'nin bir seferde verdiği bahşişten fazla olmayan bir aylık gelirle yapmayı başarır. O'nun yüreğinde; gelinlerine, mahalledeki kütüphaneciye, başkalarınca istenmeyen birine, köşedeki mezeciye, manava, sokak kedilerine, kimsesiz çocuklara, kasaba, gazeteci çocuğa ve inanmayacaksınız ama, hattâ kendi ev sahibine ve buna benzer birbirini hiç tutmayan yaratıklardan oluşmuş koskocaman bir kalabalığa karşı açık bir sevgi ve şefkat vardır. Bir tek düşmanı olabilir: kocasıyla evlenmeden önce geri çevirdiği adam. O da herhalde düş kırıklığı içinde yabancı Lejyona katılmıştır ve Balık kızın şimdi onun adını bile hatırladığından kuşkuluyum. Kalpsiz yaratıklar şu Balık kadınları. Anlaşılmaz ve aldatıcı, öyle mi? ! (Aman bunu komşularına söylemeyin sakın...)

Mart rüzgârları gibi sizin Balık kız da havadan havaya girer. Son derece hassastır ve duygulan incindiği zaman kovalarla gözyaşı dökebilir. Size öyle sitem dolu bir bakışla bakar ki, kendinizi sanki bir küçük tavşancığı vurmuş gibi hissedersiniz. Balık kadınları bazen, yaşamlarını kurtarmak için vermek zorunda oldukları şiddetli savaşlar ve yükselme hırsı yönünden çaresiz bir şekilde silâhsız oldukları düşüncesine kapılırlar. O zaman derin bir bunalıma düşerler. Böyle zamanlarda O'na, o derin gizemli bilgeliğine herkesin hayran olduğunu ve içten dostluğunu esirgemediği her bir insanın kendisini çok iyi anladığını anlatmanız gerekecek. Bu da genellikle gerçeğin ta kendisidir, O'nun öğrenmesi gereken en zor ders, çekingenliğinden, kuşkularından kurtulmak zorunda olduğudur. Korkulan derinleşirse, başkalarından koparak kendi içine kapanacak ve sonra da neden yalnız kaldığına bir türlü akıl erdiremeyecektir. Sık sık, insanları zorladığı, onlara baskı yaptığı ve onları kötüye kullandığı endişesine kapılır; oysa o sırada böyle bir-şey kendisinden başka hiç kimsenin aklından bile geçmemektedir.

Kimi zaman Balık kızı utangaçlığını, aşırı hassasiyetini şakacılıkla, bilgiçlik taslamakla ve soğuk, bağımsız bir kişiliğe bürünmekle örtmeğe çalışır. Ancak, bu sadece bir korunma örtüşüdür; hassas kalbini kırabileceklerinden korktuğu kaba saba anlayışsız insanların yiyecekmiş gibi üstüne dikilen meraklı bakışlarından gizlenmek için bu örtüyü kullanır.

Yazdığı çok güzel şarkı sözlerine kendi gerçek ruhunu olduğu gibi döken bir Balık kızı tanıyorum. Bu şarkı sözlerinde kendi tatlı, çok özel rüyalarının renkleriyle gizli bir mesaj örüyor. Yazmadığı zamanlarda, insanların kendisini öyle tanımalarını istediği için, katı, duygusuz bir meslek kadını görünümüne bürünüyor. Gene de, bu tip bir Balık kızının bile kendi burcunun emirlerine karşı gelmeğe gücü yetmiyor. Tüm o sözüm ona bağımsızlık havası içinde, kaldırımın kenarında durup, taksi çağırmak için yanındaki erkeğin ıslık çalmasını bekliyor. Her insanın, kesinlikle yapmadığı bazı şeyler vardır. Neptün kadınlarına gelince; herkesin içinde, bir hanımefendiye yakışmayan davranışlarda bulunmak onların asla yapmadıkları şeylerden biridir. Balık kızı, yüreğindeki korkuları yatıştırabilecek ve sık sık tekrarladığı, "Kimin kocaya ihtiyacı var? Kocalar sadece yaşamınızı altüst etmeğe yararlar," iddiasından kendisini vazgeçirebilecek olan pek çok erkeği yanıltır. Aslında, düşünün bir kez, böyle bir sözü bir Balık kızının içtenlikle söylediğine inanabilir misiniz? O Balık kızı ki; uyumak, yemek içmek ve nefes almak kadar, birine ait olmak gereksinimi içindedir.

Bir Balık kızı, size ayırdığı büyük parçanın dışında, tüm kalbini çocuklarına verecektir. Çocuklarının hepsini yok sevecek; ama daha çirkin, daha zayıf, daha küçük, daha sağlıksız olanların, Balığın kalbindeki yeri de bir başka olacaktır. Ancak ve ancak bir Balık film yıldızı, minik gamzeli tatlı bebekleri atlayıp, korkulu gözlerle bakan ufacık sakat yavrucuğu evlât edinir. Dişi Balıklar, küçük oğlanların utangaçlığını ve acemice davranışlar içindeki yeni yetme kızların arttıkça artan sıkıntılarını anlamakta üstüne olmayan, dünyadaki en büyük kadınlardır. Bir Balık anne her yavrusu için binlerce tatlı, örümcek ağı gibi ince ince hayaller kurar. Küçükken kendi yoksun kaldığı şeylerden çocuklarının yoksun kalmamaları için varını yoğunu, herşeyini feda eder. Belki gereğinden fazla hoşgörülü olacaktır. Disiplin kurmak O'nun için zordur ve şunu anlaması gerekir ki, disiplinsizlik çoğu zaman aşın ihmal kadar kötüdür. Bir bakıma, disiplinsizlik; kendi başına yüzmeyi öğrenmek için sıkı bir rehberliğe ihtiyacı olan bu küçük Balıkların iyi yetişmeleri konusunda ihmal edilmeleri demektir. Eğer çok fazla yumuşak davranmak gibi bir hatâ yapıyorsa, bunu O'na tatlılıkla anlatın. Hiç gücenmeden anlayış gösterecek ve yanlışım düzeltmeğe koyulacaktır. Aslında birçok Neptünlü anne disiplinle yumuşaklık arasında mutlu bir orta yol tutmayı başarır ve çocukları da bundan, çok şey kazanırlar.

Balık kadını evin geçimini sizin sağlamanızı sevinçle karşılayacaktır. Siz son derece gerekli görmedikçe, herhalde iş dünyasının acımasız rekabetine girmemeyi tercih edecektir. Şayet tipik bir Neptün kızıysa, o koskocaman, insanın kafasını karmakarışık eden şirkette çalışırken ve sizin gelip kendisini oradan kurtarmanızı beklerken, yeterince sıkılmıştır zaten. Bazı, hepsi değil, ama bazı Balık kadınları çok ufacık bir parçacık müsriftirler. Çek defterlerinin Sanskritçe yazılmış dip koçanlarıyla banka hesaplarının neden bir türlü uzlaşmadığını anlamaları için biraz yardıma gereksinim duyabilirler. Gene de, tehlike canlan çalıp da, o güzelim şampanya zevkini yağı alınmış süte dönen bir cüzdanla bağdaştırmak zorunluğu doğunca, durumu gerektiği şekilde idare etmeyi başarırlar.

Balık kızı okyanusa kulak verir, o da O'na birşeyler anlatır. Şehrin orta yerinde O, hâlâ Neptün dalgalarının, Balıkça çarpan yüreğine, belki de bilmek istediğinden daha fazla şeyler fısıldayan sesini duyar. Sakın O'nun doğum gününü, evlenme yıldönümünüzü, ya da evlenme teklif ettiğiniz günü unutmayın. O unutmayacaktır.

West Virginia'da okula birlikte gittiğimiz Balık arkadaşımı hiç unutmayacağım. Uzun siyah saçlı ve yeşilimsi kahverengi gözlerinde o garip Neptün ışıklan parıldayan ufak tefek bir kızdı. Birçok isteyeni arasından büyük bir futbol yıldızını seçerek evlendi. Bu hiç beklenmeyen bir evlilikti. Hâlâ hatırlanın, birgün kocasına, neden evlenmek için kendisini seçtiğini sormuştu; merak ediyordu doğrusu. Kocası şu yanıtı vermişti: "Aslını sorarsan Ufaklık, çok tuhaf birşey olmuştu. O gün sana evlenme teklif etmek aklımın ucundan bile geçmiyordu. Hatırlarsın, parkta havuzun kenarındaydık. Çevremizde uzanıp güneşlenen piliçlerin hepsinin de yüzmekten sırılsıklam plan saçları tel tel ayrılmışa. Şezlongların üzerinde sıcaktan gevşemiş, terden yapış yapış olmuş bir görünüşleri vardı. Sen, o ağacın altında, bembeyaz fisto giysinle oturuyordun. Öyle serin ve ötekilerden öyle farklı görünüyordun ki... Sen - nasıl söylesem - sen, tam anlamıyla bir genç kız gibi görünüyordun..."

îşte, Balık kadınının en gerçek gizemi budur, ister bir manastırda, kendini Tanrıya adamış bir rahibe olarak Neptün'ün çağrısını izlesin, isterse gürültülü bir gece klübünde sıcaktan bunalmış bir şarkıcı kadın olsun - her haliyle O, bir genç kızdır. Tam anlamıyla bir genç kız. Yüzde yüz, genç kız...